@manal.benf: #مسلسلات_تركية #علياا البورااا #المدينة البعيدة #جمااال هانم الاغاا قنبلة الموسم 👌🏻✨❤️‍🔥❤💣

𝓐𝓵𝔂𝓪 𝓐𝓵𝓫𝓸𝓾𝓻𝓪
𝓐𝓵𝔂𝓪 𝓐𝓵𝓫𝓸𝓾𝓻𝓪
Open In TikTok:
Region: DZ
Friday 19 September 2025 14:20:26 GMT
1723
195
10
10

Music

Download

Comments

cihal025
🎀 :
❤️❤️❤️❤
2025-09-19 15:13:21
2
katia.zarif
Katia Zarif 🇱🇧 :
🥰🥰🥰🥰🥰
2025-09-19 14:45:10
2
tyh...0
Ali albora 🇮🇶 :
❤️❤️❤
2025-09-19 14:27:44
2
sienam67
𝒔𝒐𝒔𝒊🌸 :
🖤🖤🖤
2025-09-19 14:24:09
2
sienam67
𝒔𝒐𝒔𝒊🌸 :
❤❤❤
2025-09-19 14:24:06
2
user2952915876985
رانيا :
❤️❤️❤️🥰🥰🥰🤩🤩🤩😍😍😍
2025-09-21 23:19:46
1
tania.daher2
tania daher :
❤️❤
2025-09-20 22:26:04
1
user67824862851117
جيهان جيهان :
❤️💖
2025-09-19 20:54:16
1
user67824862851117
جيهان جيهان :
❤❤❤
2025-09-19 20:53:57
1
mavi85066
Mavi🐬 :
😘😘😘
2025-09-19 20:04:43
1
To see more videos from user @manal.benf, please go to the Tikwm homepage.

Other Videos

25 yaş, insanın hem kendine hem zamana ilk kez “ciddiyetle” baktığı yaştır. Bir yanın hâlâ 20’lerinin o hafifliğini taşır; gençlik hissi, spontane kararlar, üniversite koridorlarının umursamaz rüzgârı… Ama diğer yanın, fark ettirmeden 30’a doğru yaklaşmanın ağırlığını yavaş yavaş omzuna bırakır. Ben de bu yıl 25’e giren biri olarak, o tuhaf geçiş hissini her gün daha net görüyorum: Sanki hayat bir anda hızlanmış, yıllar birden üzerine kapanmış ve seni “artık gerçek anlamda yetişkin olman gerek” mesajıyla uyandırmış gibi. Bu yüzden 25; hem bitişlerin yasını, hem başlangıçların heyecanını aynı anda taşıyan paradoksal bir yaş oluyor. Psikolojik olarak 25’in bu kadar sarsıcı olmasının nedeni, ergenlik sonrası kimliğin ilk kez dış dünyayla “ciddi bir entegrasyon” sınavına girmesidir. Üniversite yıllarında kimlik büyük ölçüde içsel bir süreçle şekillenir; sen seçersin, sen belirlersin. Ama 25’te dünya senden rol talep etmeye başlar: Bir işin olmalı, bir konumun olmalı, bir düzen kurmalısın. Bu noktada birçok kişi bilinçdışı bir “gecikmişlik kaygısı” yaşar. Zamanın hızla geçiyor oluşu, geleceğin belirsizliği ve bir yere “ait olma” zorunluluğu, insanın psikolojik zemininin bir anda sallanmasına neden olur. Dün öğrenciydin; bugün bulunduğun pozisyonu açıklamak, kendini tanımlamak, bir yere yerleşmek zorundasın. Bu da kişide hem varoluşsal bir boşluk hissi hem de “Ben şu anda tam olarak neredeyim?” sorusunu tetikler. Belki de bu yüzden 25 yaş, kimse itiraf etmese de, aslında hepimizin en sessiz bocaladığı yaştır. Ama bu sessizlikte yalnız değilsin. Aynı eşikten geçen herkes, farklı kelimelerle de olsa, aynı duyguyu yaşıyor. Bu da 25’i yalnızlıktan değil, ortak bir insanlık deneyiminden ibaret kılıyor.
25 yaş, insanın hem kendine hem zamana ilk kez “ciddiyetle” baktığı yaştır. Bir yanın hâlâ 20’lerinin o hafifliğini taşır; gençlik hissi, spontane kararlar, üniversite koridorlarının umursamaz rüzgârı… Ama diğer yanın, fark ettirmeden 30’a doğru yaklaşmanın ağırlığını yavaş yavaş omzuna bırakır. Ben de bu yıl 25’e giren biri olarak, o tuhaf geçiş hissini her gün daha net görüyorum: Sanki hayat bir anda hızlanmış, yıllar birden üzerine kapanmış ve seni “artık gerçek anlamda yetişkin olman gerek” mesajıyla uyandırmış gibi. Bu yüzden 25; hem bitişlerin yasını, hem başlangıçların heyecanını aynı anda taşıyan paradoksal bir yaş oluyor. Psikolojik olarak 25’in bu kadar sarsıcı olmasının nedeni, ergenlik sonrası kimliğin ilk kez dış dünyayla “ciddi bir entegrasyon” sınavına girmesidir. Üniversite yıllarında kimlik büyük ölçüde içsel bir süreçle şekillenir; sen seçersin, sen belirlersin. Ama 25’te dünya senden rol talep etmeye başlar: Bir işin olmalı, bir konumun olmalı, bir düzen kurmalısın. Bu noktada birçok kişi bilinçdışı bir “gecikmişlik kaygısı” yaşar. Zamanın hızla geçiyor oluşu, geleceğin belirsizliği ve bir yere “ait olma” zorunluluğu, insanın psikolojik zemininin bir anda sallanmasına neden olur. Dün öğrenciydin; bugün bulunduğun pozisyonu açıklamak, kendini tanımlamak, bir yere yerleşmek zorundasın. Bu da kişide hem varoluşsal bir boşluk hissi hem de “Ben şu anda tam olarak neredeyim?” sorusunu tetikler. Belki de bu yüzden 25 yaş, kimse itiraf etmese de, aslında hepimizin en sessiz bocaladığı yaştır. Ama bu sessizlikte yalnız değilsin. Aynı eşikten geçen herkes, farklı kelimelerle de olsa, aynı duyguyu yaşıyor. Bu da 25’i yalnızlıktan değil, ortak bir insanlık deneyiminden ibaret kılıyor.

About