@homnayxengi: Phần 2 |Cô gái cứ nghĩ Tổng tài sẽ quay lại bên cạnh mối tình đầu , nhưng không biết rằng lần này anh vẫn chọn bên cạnh cô ấy - #xuhuong #follow #traixinhgaidep #tieutam #tongtai

Hôm Nay ~ Xem Gì
Hôm Nay ~ Xem Gì
Open In TikTok:
Region: VN
Friday 21 November 2025 14:14:19 GMT
69236
1177
24
43

Music

Download

Comments

votrongnhan11
You🥴 :
hêh người thứ 1000 tìm 😏
2025-11-30 08:34:11
0
user94176128018662
Nguyễn Thị Thu :
😁😁😁
2025-12-01 14:24:58
0
trn.hng.139
Trần Hương 139 :
🥰😁
2025-11-30 08:35:52
0
th.tran.key
Thư Tran Key :
😀😀😀
2025-11-29 23:52:54
0
cam.pham68
Phạm Mộng :
🥰🥰🥰
2025-11-27 14:46:26
0
nguyen.thanh9382
Nguyễn Thanh :
😁
2025-11-24 07:26:37
0
nguyen.thanh9382
Nguyễn Thanh :
🥰
2025-11-24 07:26:37
0
hoaphamngocthi
Ngọc :
🥰
2025-11-23 22:09:51
0
he17432
Quốc Huy📸 :
2025-11-23 15:25:15
0
thuongxuan51
xuân :
😂
2025-11-22 06:52:58
0
nbgjvvyhvgthh
số :
😆
2025-11-22 06:48:16
0
th.phng040
bé heo :
😂
2025-11-22 06:46:24
0
nttv156
Vân Nguyễn :
😁😁😁
2025-11-22 06:09:36
0
an.nhin71458
trạm dừng chân 🍑💓♥️💛🧡 :
🤣
2025-11-21 23:09:47
0
thanh.bang59
Thanh Bang :
🥰
2025-11-21 22:51:02
0
ngoc_vy_1912
themcu5met :
😃
2025-11-21 22:08:15
0
cantran160
user5097066213529 :
😂
2025-11-21 20:09:58
0
linhkieuhuynh
linhkieu :
❤️
2025-11-21 15:34:55
0
tn.thy67
Tần Thủy :
🥰
2025-11-21 15:31:46
0
b.ng51607
bé ngự :
😁😁😁
2025-11-21 14:40:52
0
b.ng51607
bé ngự :
😳😳😳
2025-11-21 14:40:49
0
b.ng51607
bé ngự :
😂😂😂
2025-11-21 14:40:47
0
b.ng51607
bé ngự :
🥰🥰🥰
2025-11-21 14:40:45
0
02anhkhoidangkhoa
Thảo Cherry 🇻🇳_🇹🇼 :
❤️❤️❤️🥰🥰🥰
2025-11-21 14:25:42
0
To see more videos from user @homnayxengi, please go to the Tikwm homepage.

Other Videos

Bugün  stüdyo  dairemden çıkarıldım ve İstanbul’da kendi başıma bir ev tutamadığım için…dedemin bahçe katı, hafif rutubet kokan, eski evine sığındım. Bu hayat benim hayalim değildi. Benim planım; Kadıköy’de loft daire, hafta sonu üçüncü dalga kahveler, kriptodan kazandıklarımla “özgür” bir hayat sürmekti. Gerçek; dedemin 90’lardan kalma açılmayan, kapanmayan çekyatında naftalin kokulu bir yorganın altında titreyerek uyumak oldu. “Geçici bu…” dedim kendi kendime.Borçlar bitsin yeni eve çikarim.  Elimde 220 liralık latte vardı eşya kutumu taşırken  Dede kapıda durdu. Bıyığının kenarında yılların sabırla ördüğü o alttan alta sitem eden ifade. “Kaç kuruş o?” dedi. Elindeki kahveyi dedim… bildiğin asfalt kıvamında. “140 tl dede…” dedim. Başını eğdi, omzundan içli bir nefes verdi: “Evladım… borcunu kapatmadan kahve içme çağında mısın sen? Benim içtiğim kahve kahve… Seninki düpedüz israf.” Onunla yaşamak tarihten çıkıp gelmiş biriyle yaşamaya benziyordu. Ama o tarih kitabı biraz gururlu, biraz alıngan, biraz da “hayatın öğrettiği” kadar hesaplıydı. Evde tek televizyon var. Çatırdayarak çalışan, belki 20 yıllık. Benim ise dört dijital platform üyeliğim… İzlemesem de “dursun”. Bir akşam platformdan sessizce bir dizi açtım. Dede gözlüğünün üstünden baktı: “Niye para veriyorsun bunlara ?” “Seçenek olsun dede” “İsraf olsun diye desen daha doğru,” dedi. Derin kriz, yemek yüzünden patladı. Cuma akşamı işten yorgun döndüm bitmiştim. 950 liralık hamburger menü söyledim. Kurye kapıya geldiğinde dedem çiçek suluyordu. Yüzüme öyle baktı ki… sanki devlet kasasından para çalmışım. O akşam dedenin yemeği: “Eldekiler güveci.” Biraz makarna, biraz ekmek, dünden kalan bir parça tavuk. Toplam maliyet? Taş çatlasın 90 lira. “Prens gibi yaşıyorsun yine…” dedi. Gülerek ama ince bir acıyla. Patladım: “Dede ekonomi berbat! Kira uçmuş! Sizin  zamanınızdaki gibi değil! Siz bir maaşla ev aldınız!” Dede kaşığını bıraktı. O an… yıllardır içine gömdüğü bir şey yüzeye çıktı. “Kolay mıydı sanıyorsun?” dedi. “Ben 17 yaşında çalışmaya başladım. 12 saat vardiya, haftada bir gün izin… Senin hamburger, benim bir haftalık pazar masrafımdı.” Bahçe katı soğuktu. “Kombiyi açayım,” dedim. “Nasil istersen evladım,” dedi. Düzenini bozmayayım diye açmadım. O gece annemi aradım. Her zamanki gibi “Baba tarafın pintidir, deden  asabi ve geçimsiz bir adamdır” dedi. Ertesi gün dede yukarı dolaptan bir kutu indirdi. “Al evladım,” dedi. “Burada 450.000 TL değerinde altın var. İstersen borcunu kapat, istersen düzen kur.” Olduğum yere çivilendim. “Dede kabul edemem!” dedim. Elimi itti. “Oğlum… bu borç değil. 10 yıldır sana ‘Faturalarımı otomatikten çıkar’ derim, çıkarmazsın… Hâlâ sen ödersin. Bu helaldir sana. Biraz promosyon, biraz biriktirdiklerim…” “Dede ben ne ödedim ki?” dedim.Üç kuruş. “Sen doğalgazı bile kıstıkça kısarsın… Cep telefonun hattın bile en ucuz. Bu kadar parayı nasıl biriktirdin?” Nasıl doğru yatırım yaptin? Gülümsedi: “Ben böyle yaşarım evladım. Sen genç adamsın. Senin yolun uzun.” Sonra ekledi: “Bizim zamanımızda biri ev alacağı zaman herkes yardım ederdi. Şimdi bak… sende işler bozulunca kim el uzattı? Bankadan bile alamıyorsun, kimse güvenmiyor. Bir tek ben, şu ‘pinti’ dede.” O an boğazım düğümlendi. Gerçekten de evden atıldığımda arkadaşları dayımları, annemi, herkesi aramıştım. Kimse dönmemişti. Bir tek dede… Telefonuma baktım. Sipariş uygulaması hâlâ açıktı. 950 liralık hamburgerin yarısı duruyordu. Dede tabağı mutfağa götürürken durdu: “Evladım… Senin gelir sorunun yok. Senin gider sorunun var. Biz yoksulduk ama israf etmezdik. Sen yoksul değilsin… Sadece zenginmiş gibi davranırken fakir düşüyorsun.” İlk defa… Dedenin %100 haklı olduğunu hissettim. “Gel,” dedi. “Sana küçük bir ev alalım. İster kiraya ver, ister otur. Bir yıl bende kal, bana da yoldaş ol.” Bir yıl dedemde kaldım. Bir yıl boyunca çayın buğusuna karışmış hikâyeler, naftalin kokulu anılar, sıcak-soğuk arasında salınan bir hayat… Bir yılın sonunda 1 milyon 600 bin liraya bir ev aldık Kiraya verdik. Sonra merkezde kiraya çıktım. Dede benim kira gelirimi bile biriktirip bana  ara ara külçe  gümüş almış.
Bugün stüdyo dairemden çıkarıldım ve İstanbul’da kendi başıma bir ev tutamadığım için…dedemin bahçe katı, hafif rutubet kokan, eski evine sığındım. Bu hayat benim hayalim değildi. Benim planım; Kadıköy’de loft daire, hafta sonu üçüncü dalga kahveler, kriptodan kazandıklarımla “özgür” bir hayat sürmekti. Gerçek; dedemin 90’lardan kalma açılmayan, kapanmayan çekyatında naftalin kokulu bir yorganın altında titreyerek uyumak oldu. “Geçici bu…” dedim kendi kendime.Borçlar bitsin yeni eve çikarim. Elimde 220 liralık latte vardı eşya kutumu taşırken Dede kapıda durdu. Bıyığının kenarında yılların sabırla ördüğü o alttan alta sitem eden ifade. “Kaç kuruş o?” dedi. Elindeki kahveyi dedim… bildiğin asfalt kıvamında. “140 tl dede…” dedim. Başını eğdi, omzundan içli bir nefes verdi: “Evladım… borcunu kapatmadan kahve içme çağında mısın sen? Benim içtiğim kahve kahve… Seninki düpedüz israf.” Onunla yaşamak tarihten çıkıp gelmiş biriyle yaşamaya benziyordu. Ama o tarih kitabı biraz gururlu, biraz alıngan, biraz da “hayatın öğrettiği” kadar hesaplıydı. Evde tek televizyon var. Çatırdayarak çalışan, belki 20 yıllık. Benim ise dört dijital platform üyeliğim… İzlemesem de “dursun”. Bir akşam platformdan sessizce bir dizi açtım. Dede gözlüğünün üstünden baktı: “Niye para veriyorsun bunlara ?” “Seçenek olsun dede” “İsraf olsun diye desen daha doğru,” dedi. Derin kriz, yemek yüzünden patladı. Cuma akşamı işten yorgun döndüm bitmiştim. 950 liralık hamburger menü söyledim. Kurye kapıya geldiğinde dedem çiçek suluyordu. Yüzüme öyle baktı ki… sanki devlet kasasından para çalmışım. O akşam dedenin yemeği: “Eldekiler güveci.” Biraz makarna, biraz ekmek, dünden kalan bir parça tavuk. Toplam maliyet? Taş çatlasın 90 lira. “Prens gibi yaşıyorsun yine…” dedi. Gülerek ama ince bir acıyla. Patladım: “Dede ekonomi berbat! Kira uçmuş! Sizin zamanınızdaki gibi değil! Siz bir maaşla ev aldınız!” Dede kaşığını bıraktı. O an… yıllardır içine gömdüğü bir şey yüzeye çıktı. “Kolay mıydı sanıyorsun?” dedi. “Ben 17 yaşında çalışmaya başladım. 12 saat vardiya, haftada bir gün izin… Senin hamburger, benim bir haftalık pazar masrafımdı.” Bahçe katı soğuktu. “Kombiyi açayım,” dedim. “Nasil istersen evladım,” dedi. Düzenini bozmayayım diye açmadım. O gece annemi aradım. Her zamanki gibi “Baba tarafın pintidir, deden asabi ve geçimsiz bir adamdır” dedi. Ertesi gün dede yukarı dolaptan bir kutu indirdi. “Al evladım,” dedi. “Burada 450.000 TL değerinde altın var. İstersen borcunu kapat, istersen düzen kur.” Olduğum yere çivilendim. “Dede kabul edemem!” dedim. Elimi itti. “Oğlum… bu borç değil. 10 yıldır sana ‘Faturalarımı otomatikten çıkar’ derim, çıkarmazsın… Hâlâ sen ödersin. Bu helaldir sana. Biraz promosyon, biraz biriktirdiklerim…” “Dede ben ne ödedim ki?” dedim.Üç kuruş. “Sen doğalgazı bile kıstıkça kısarsın… Cep telefonun hattın bile en ucuz. Bu kadar parayı nasıl biriktirdin?” Nasıl doğru yatırım yaptin? Gülümsedi: “Ben böyle yaşarım evladım. Sen genç adamsın. Senin yolun uzun.” Sonra ekledi: “Bizim zamanımızda biri ev alacağı zaman herkes yardım ederdi. Şimdi bak… sende işler bozulunca kim el uzattı? Bankadan bile alamıyorsun, kimse güvenmiyor. Bir tek ben, şu ‘pinti’ dede.” O an boğazım düğümlendi. Gerçekten de evden atıldığımda arkadaşları dayımları, annemi, herkesi aramıştım. Kimse dönmemişti. Bir tek dede… Telefonuma baktım. Sipariş uygulaması hâlâ açıktı. 950 liralık hamburgerin yarısı duruyordu. Dede tabağı mutfağa götürürken durdu: “Evladım… Senin gelir sorunun yok. Senin gider sorunun var. Biz yoksulduk ama israf etmezdik. Sen yoksul değilsin… Sadece zenginmiş gibi davranırken fakir düşüyorsun.” İlk defa… Dedenin %100 haklı olduğunu hissettim. “Gel,” dedi. “Sana küçük bir ev alalım. İster kiraya ver, ister otur. Bir yıl bende kal, bana da yoldaş ol.” Bir yıl dedemde kaldım. Bir yıl boyunca çayın buğusuna karışmış hikâyeler, naftalin kokulu anılar, sıcak-soğuk arasında salınan bir hayat… Bir yılın sonunda 1 milyon 600 bin liraya bir ev aldık Kiraya verdik. Sonra merkezde kiraya çıktım. Dede benim kira gelirimi bile biriktirip bana ara ara külçe gümüş almış.

About